Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan, kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında ikram ettiği nimetleriyle yaşatan ve bu sayısız nimetlerinin zerresinin bile hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!
“(Ey mü’minler! Hem) Allah’a, (hem) O’nun Peygamberine emir ve yasaklarına uyarak itaat ediniz! Birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz; (şevketiniz, gücünüz ve devletiniz elinizden gider, havanız söner; kâfirlerin ve zalimlerin güdümüne girersiniz.) Bir de (çeşitli zahmet ve musibete) mutlaka sabrediniz, (her türlü düşman ve tehlike karşısında metanetli hareket ediniz ve gevşeklik göstermeyiniz) İyi biliniz ki Allah daima sabredenlerle beraberdir!” ( Anayasamız Ku'ran-ı Kerim Enfal S. 45. Ayeti Kerime Meali) İlahi Mesajı, tüm Müslümanların ve ülkelerinin güçlü olmasının, zulüm ve işgallerden kurtulmamızın olmazsa olmaz şartının barıştan, kardeşlikten, birlikten ve dayanışmadan geçtiği hakikatini ilan etmektedir!
Müslümanları güçsüz kılan düşmanların güçleri değil, bizatihi Müslümanların kendi aralarındaki nefsi ayrılıkları, kavgaları ve savaşları sebebiyle güçlerimizi kendi ellerimizle kaybetmemizdendir!
Bu acı halimize güler miyiz, ağlar mıyız şaşırıyoruz!
Tarihten hiç mi ibret alınmaz?
Koskoca Abbasi, Eyyubi, Gazneli, Selçuklu, Endülüs, Timur ve Osmanlı Cihan Devletlerini tarihten silen; iç kavgalar ve birbirlerine karşı yaptıkları ayak oyunları, saray entrikaları, kavgalar ve kardeşler arası savaşlar değil miydi?
O devirlerin; canavar Hitleri, Mao'su, Lenin'i Stalin'i, Çörçil'i, Netenyahusu olan Moğol zulmünün baş aktörü İslam ve Müslüman Düşmanı zalim Hülagühan ve kan emici vampir zalim orduları bebek, çocuk, kadın demeden Müslüman halkları katletmedi mi?
Bağdat, Şam, Buhara, Semerkand'ı ve Anadolumuzu yakıp yıkmadılar mı?
Dün de bugün de Müslümanların bağrında, memleketlerinin şehirleri ve başkentlerinde, Filistin’deki Siyonist katliamları aratmayacak katliamlar ve tecavüzlerde olduğu gibi hep Müslümanların bitmeyen ihtilaflarından, ihtiraslarından, hasedlerinden ve kavgalarından faydalanmadılar mı?
Tarihe her daim ibret nazarıyla bakmadığımız için tekrarlanan bu katliamların, vahşetlerin ve acizliğimizin acı neticeleri bu bozulan vahdetimizin sonucu değil midir? Bir olsaydık, kardeş olsaydık ya?
Ankara Savaşı hazin değil midir?
Müslüman Sünni Timur, 1402'de yaşanan Ankara Savaşı'nda Osmanlı Devleti Sultanı Müslüman ve sünni Yıldırım Beyazıd ile savaşıp Osmanlı'nın yükselişini durdurmasaydı ve el ele verseydiler bugün ne Avrupa Haçlı Devletleri, ne ABD Haydutu ne Çin ne de İtrail diye devlet vardı! Hepsi tarihten silinmiş olacaklardı!
Aynı din, aynı ırk ve aynı mezhepten olmalarına rağmen rağmen Uzun Hasan, Dulkadiroğluları, Germiyanoğulları, Karamanoğullarıyla Osmanlı Devleti arasında yaşanan taht kavgaları ve savaşları ile sınırımızdaki Farisi İran Devleti'nin Osmanlı'yı arkadan vuran saldırıları ve ihanetleri olmasaydı bugünde Dünya’nın en büyük Süper Gücü Müslümanlar olacaktı!
Cihan Savaşlarıyla yıkılamayan ama iç kavga ve ihanetlerle yıkılan Osmanlı Cihan Devletimizin tek varisi Türkiye’mizin yeniden Dünya Nöbetini devralmasını istiyorsak önce kendi ülkemizde iç barışı, huzuru ve kardeşliği sağlamaya mecburuz!
Yüz yıldır iç çekişmeler, parti, ırk ve Mezheb kavgaları ve dış destekli ihtilaller yüzünden ilerleyemedik!
2 ayrı dünya savaşında yakılan yıkılan Avrupa Devletlerine Vatan evlatlarımızı işçi olarak göndermeye mahkûm olduk! Savunmada NATO’ya, Ekonomide IMF’ye ve Dolara, Kültürde UNESCO'ya ve iki yüzlü BM'ye mahkûm edildik!
Bu ''mandacı zihniyet'' devam etsin diye de Siyonit ve Emperyalist güçler kontrollerindeki terörist piyonları eliyle Alpaslan’ın torunları Türkler ile Selahaddin Eyyubi’nin torunları Kürtler arasında sûni kavgalar çıkartılar!
Asırlardır birbirine hısım olan Türklerle Kürtleri hasım yapmaya çalıştılar!
Türk Kürt ayırmadan masum canlara kıydılar! O güzel topraklardan batıya göçe mahkûm ettiler!
Hâlbuki tam bin yıldır Anadolu’da beraber yaşadığımız Kürd kardeşlerimizle aramızda hiçbir savaş olmadı! Anadolu kapılarını İslam Medeniyetine açan 1071 Malazgirt Savaşı büyük zaferinden beri hep omuz omuza birlikte Haçlılara karşı savaştık! Moğol, Rum, Rus ve Ermeni katliamlarına karşı birlikte göğüs gerdik! 18 Mart 1915 Çanakkale Destanını birlikte yazdık! Son İstiklal Savaşını birlikte kazandık! Velhasıl birlikte güldük! Birlikte ağladık! Ekmeğimizi, aşımızı, ahımızı, acımızı birlikte paylaştık.
Cennet vatanımızı ve Türk ile Kürdü, ''Böl-parçala-yut'' planı, bu asırlık Siyonit ve Emperyalist oyun; Allahımızın lütfu ve İktidarı Muhalefetiyle oluşan ittifak sayesinde gerçekleşecek “Terörsüz Türkiye!” planıyla bozuluyor elhamdulillah!
Bu özlediğimiz ve gerçekleşmekte olan barış zaferini İmani, İlmi, İktisadi ve ahlaki sahalarda da gerçekleştirebilirsek Türkiyemiz yeniden İslam Âleminin abisi ve tüm mazlum insanların Hamisi nöbetine gelecektir İnşallah!
Bu Hakk, Adalet ve Barış yolunda Yolun ve bahtın açık olsun Türkiyem!
“Yeniden Büyük Türkiye!” idealini geçekleştirmek için “SULH ve BARIŞta Hayır Vardır!” İlahi mesajlarının ışığında Allahımızın lutfuyla sağlanan barışın mimarları başta sayın Receb Tayyib Erdoğan Cumhurbaşkanımıza, sayın Dr. Devlet Bahçeli Beyefendiye ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz! Sultan Alpaslan’ın torunlarıyla, Selahaddin Eyyubi’nin torunları kardeştir! Siyonit ve Emperyalitlerin “Böl! Parçala! Yut!” tuzaklarını bozmak için her daim kardeş kalacaktır!
Tüm dahili ve harici düşmanları çatlatan bu birlik ve dirlik; Şam’ın Fethinden sonra Kudüs-ü Şerif’in Fethinide çok yakında gerçekleştirecektir İnşallah!
Allah’ımız, İsm-i Azamı hürmetine; tüm dahili ve harici düşmanları çatlatan bu birlik ve dirlikle sağlanacak "BARIŞ" adımları vesilesiyle Şam’ın Fethinden sonra Kudüs-ü Şerif’in Fethini de çok yakında lütfetsin! Amiin
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun! Amiin
Selam, sevgi ve duayla
www.sevkiyilmaz.net
YORUMLAR