İmanla, İnfakla ve Namazla Mi'rac Kıyamımızdır!
Reklam
ŞEVKİ YILMAZ

ŞEVKİ YILMAZ

ŞEVKİ YILMAZ

İmanla, İnfakla ve Namazla Mi'rac Kıyamımızdır!

03 Şubat 2024 - 00:00

Doğumuyla şereflendiğimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimize, bizi ümmet kılan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd; Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salât ve selam olsun!
“Bu Elçinin (Hz. Muhammed)’in gerçek bir Peygamber olduğuna bizzat şahid olduktan ve kendilerine apaçık mûcizeler emir ve yasaklar ulaşmışken ve bu İslami gerçeklere iman ettikten sonra nankörlük edip yeniden inkâra saplanan bir toplumu Allah nasıl ve niçin doğru yola iletir?… Hayır! Allah, böyle zâlim bir toplumu asla hidâyete iletmez! şte bunların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerlerine olması (İslami rahmet, nusret, bereket, izzet ve istikametten yoksun bırakılmaları şeklindedir).”

“Bunlar (dinden dönenler) onun (bu lanet ve zilletin) içinde temelli kalıcı kimselerdir. Onların azabı hafifletilmeyecek ve onlar (asla korunup) gözetilmeyeceklerdir. (Hakk’tan cayan dönek hainlere asla mühlet verilmeyecek ve merhamet edilmeyeceklerdir.)”

“Ancak bu (uyarıların) ardından (ölmeden önce pişman olup vicdanlarına uyarak); tevbe edenler, salih olarak davranıp (tekrar Hakk’a dönenler) başka. Çünkü Allah, gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.” (Kur’an-ı Kerim Ali İmran 186—-189) İlahi ihtarının muhatabları  olan, zifiri karanlıklara boğulmak istenen, zulmün afâkı sardığı bir çağdayız!!
Bu öyle bir çağ ki;
emin ile hainin, sadık ile kazibin (yalancı) ve dost ile düşmanın karıştırıldığı aldatıcı ve yanıltıcı bir çağ!
Allahımızın İlke ve İnkılabı olan İslami Nizamını terk etmemizin neticesi olan Lanet (kovulma) cezası sebebiyle ilahi rahmetten, nusretten, izzetten ve bereketten mahrum bırakıldığımız lanetlik bir çağ!
İslami kıyamla sağlanan miracımızla (yükselişimizle) yeryüzünün hakimleri iken bizi yücelten değerleri terkedeli yeryüzünün mahkumları ve sürünenleri olduğumuz acziyet dolu bir çağ!
Efendimizin yol arkadaşı, annemiz Hz. Hatice’nin ve sırtını dayadığı amcası Ebu Talib’in vefatıyla dilhun olup, hüzün yılı olarak ashabın andığı keder, çile, ızdırapla dolu o yılların adeta üzerimizi bir asırdır kapladığı çaresizlikle dolu himayesiz bir çağ!
Efendimizin Taif’te linç edilip taşlandığında mübarek ayaklarının kana bulanması gibi; zulme uğrayan, bombalanan, bebeleri katledilen, mabedleri yakılıp yıkılan her bir coğrafyamızın kanayıp durduğu bir çağ!
‘’Ey Muhammedim yeryüzünde herkes sana sırtını dönse! Gel! Ben ve gök ehli senin yanında’’ dercesine İsra ve Mi’rac’la manevi lütuflara, ikramlara garkedilen, Rabb’in katında teselli olan Efendimizin yolunda giden mücahid, muvahhid must’azafların elleri göklere dönmüş, gözleri semada bir asırdır
Şairin;
''Gel ey Muhammed bahardır
Dudaklar ardında saklı aminlerimiz vardır
Hac’dan döner gibi gel
Mi’rac dan iner gibi gel
Bekliyoruz yıllardır…’’ dediği gibi yüz yıldır gözleri yollarda olan mazlumların nusret beklediği bir çağ! Miracımızın (Yükselişimizin) kaleleri olan Kudüs-ü Şerif, Urumçi, Bağdat, Şam, Kahire, Tahran, Tunus ve Rabat gibi Medeniyet ve Maneviyat Merkezleri bir bir nifakın, küfrün ve zulmün işgali altında inliyor!
Bu şehirlerdeki cezaevleri işkenceci İzrail ve ABD’nin Guantanamo Cezaevlerindeki mazlumlara yapılan insanlık dışı işkenceleri aratmayacak şekilde mazlum mücahidlerin işkence yurtlarına dönüştürüldü!
Efendileri İzrail’in taşeronları ABD ve AB‘nin Müslüman Ülkelerin çoğunun başı bela ettikleri av köpekleri sayesinde devam eden İnsani Hak ihlallerinden bebek katliamlarına kadar toplu hicret çilelerine dönüştürüldüğü bir çağda hangi Mi’racı kutluyoruz?
Ve hangi yüzle ve hangi vicdanla kutluyoruz.
Ve neyin mi’racını (yükselişini) kutluyoruz!
Mi’rac (yükseliş) nimeti,  Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizden başka hiçbir insana yani  beşere nasip olmayan ve asla olmayacak olan bu galeksi alemlerindeki kutlu ve mutlu yolculuğun en büyük hediyesi Namaz; Allahımıza imanın tezahürü, teşekkürü, sevgi, saygı ve saygı duruşunun isbatıdır!
O halde batıya ve batıllara yöneliş inadını ve ısrarını bırakıp hep beraber Burak ile başlayan Mi'racın ilk istasyonu Mekke-i Mükerreme'deki Kabe-i Muazzama kıblemize yönelelim ki batıldan Hakk'a, zilletten izzete, zulümden adalete yönelerek Mi'racımıza başlayalım!
Tek kurtuluş yolu budur!
Başka bilmiyorum yol!
Yazımızı Allahımızın bizzat Resulüne ve Ümmeti bizlere vasıtasız hediye ettiği Namaz İbadeti ile beraber şu ilahi mesaj ve dualarla noktalıyoruz:
“Elçi-Resul (olan Hz. Muhammed Aleyhisselam), kendisine Rabbinden indirilene (Kur’ani hüküm ve haberlere) iman etti, mü’minler de (bunlara iman, inkiyad ve itaate karar verdi). Hepsi birden Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına ve Elçilerine inanıp (teslimiyet gösterdi). Dediler ki; "O’nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz (hepsinin nübüvvetine iman ve fazilet farkını kabul ederiz). İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, Senden bizi bağışlamanı (dileriz). Sonunda dönüp varışımız ancak Sanadır." (İşte gerçek mü’minler böyle teslimiyet gösterenlerdir.)Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden (kapasitesinden) başkasını yüklemez. (Herkesin) Kazandığı (iyilikler) lehine, kazandırdıkları (veya sebep oldukları kötülükler ile, kendisine haksız şekilde kazandırılan şeyler ise) kendi aleyhinedir.
"Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya (bu Kur’an’a, akla ve vicdana dayanarak vardığımız kararlarda ve içtihatlarımızda hataen) yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutarak azarlayıp cezalandırma! Rabbimiz; (hadlerini aştıkları ve azıp şımardıkları için) bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır (sorumluluklar) yükleyip (bizi bunaltma!) Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirgeyip acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. (Sığınacak tek Makamımızsın) Kâfirler (Hak ve hakikatı gizliyen nankör zalim) topluluğuna karşı bize acilen yardım eyle! İzzet, Nusret ve muvaffakiyet verip zafere eriştir.’’ 
Amin
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mukaddes Mescid-i Aksa'mızın, Filistin’imizin, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız ve Mirac gecemiz mübarek olsun.
Selam, sevgi ve duayla...
Şevki Yılmaz
www.sevkiyilmaz.net
Twitter: @sevkiyilmaz
Facebook:
@sevkiyilmaztr
@sevkiyilmaz1955
 

YORUMLAR