Ne demişti Yunus? ''Ölen hayvan imiş! Aşıklar...
Reklam
ŞEVKİ YILMAZ

ŞEVKİ YILMAZ

ŞEVKİ YILMAZ

Ne demişti Yunus? ''Ölen hayvan imiş! Aşıklar ölmez!"

30 Mayıs 2025 - 15:04

Bismillahirrahmanirrahıım
Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan, kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında ikram ettiği nimetleriyle yaşatan ve bu sayısız nimetlerinin zerresinin bile hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!
Allahımızın Sure-i Mülk'ün ikinci ayet-i celilesinde buyurduğu gibi: ''O Allah ki, hanginiz daha güzel işler ve sadece O’na en güzel Kulluğu yapacak diye sizi imtihân etmek için ölümü ve her iki âlemde hayatı yaratmıştır. Gerçekten O, sınırsız izzet ve kudret sahibidir, bununla birlikte, çok ama çok merhametlidir.'' İlahi mesajı, dünya okulunda niçin imtihan edildiğimizin apaçık izahıdır.
Dünya’dan, Ahiret Yurduna göçümüzün gümrük kapısı olan Kabir Yurduna göç (hicret) edeceğimiz senemiz, ayımız, haftamız, günümüz, saatimiz ve hatta saniyemiz belli yani malumdur ama bizlere bildirilmemiştir!
Bize bildirilen; değişmeyen, değiştirilemeyen ve önlenemeyen tek hakikat: “Her nefis ölümü tadacaktır” hakikatidir!
Allahımızın, ölümümüzün vaktini bize önceden bildirmeyişi biz kullarına en büyük rahmeti ve merhametidir!
Ölümümüzün tarihi ve zamanı belli olsaydı hayatın tadı, zevki ve neşesimi kalırdı?
Sevdiklerinin ve kendinin ölüm vakti yaklaşanların feryad-u figanları arş-ı alayı titretirdi!
Ölüm vakti belli olsaydı ve ölümde; doğum gibi sırayla olsaydı yani doğum sırasına göre kişiler ölseydi insanlar gaflete düşerek; ''henüz ecelime daha var'' deyip, daha çok günah işler ve vakit yaklaşınca tövbe eder, kulluk görevlerine başlarlardı!
İmtihan için geldiğimiz bu Dünya’dan sırayla değil, seçilerek ayrılıyoruz! Bazen yaşlılarımızdan önce çocuklar ve gençler ölümü tadıyorlar!
Nasıl Dünya’ya geliş vaktini önleyemiyorsak kabrimize gidiş vaktini ve oradan dirilip Ahirete ulaşma vaktinide önleme irade ve yetkisi asla hiçbir kula verilmemiştir!
Allahımız bunun için biz kullarından ''her an ölecekmiş gibi'' Müslümanca dostdoğru bir hayat yaşamamızı istiyor!
Ölümü tadacak olan ruhlarımız değil, nefislerimizdir!
Bedenlerimiz ise Ruh ve nefis varlığını taşıdığı için görevi bittikten sonra hürmeten toprağın altına gömülmektedir!
Allahımızın izniyle Dünya’ya bedenimizle gönderilen Ruhlarımız ise ölümümüzle Alemi Berzahtaki Ruhlar alemine yeniden Ahiretteki sonsuz ya mutluluğa veya çileye dayanıklı bedenimize girmek üzere göç etmektedir!
Ahiret dediğimiz ölümün yasak edildiği sonsuz Hayattaki Cennet veya Cehennemide tadacak olan nefislerimiz, yeniden dirilerek Ruhumuzla buluşacaktır!
Ölüm her insan için bir son değil yeni bir hayatın başlangıcıdır!
“Kabir hayatı da Ahiret Hayatı da Cennet bahçesi yada Cehennem çukurudur!”
Mü'minler için Allah’a isyan etmeden neticelenen güzel ölüm, kuşun kafesinden kurtuluşu sevinci gibi dünya kafesinden ve cezaevinden Ruhunun kurtuluşudur! ''Ana karnından (kabrinden) geldik pazara, pazardan gideriz mezara!” gerçeğidir!
Ana karnından dünyaya gelen, tekrar ana kabrine dönmeyi nasıl istemezse, Mü'minde; kabir deki Cennetinden Dünyanın çile dolu hayatına dönmeyi asla istemez!
Şairin dediği gibi,
''Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!''
Ölümden kormayan Din ve Vatan uğrunda seve seve ölmeyi yaşamaya tercih edenlerin destanını dün; Malazgirt’te, İstanbul’un Fethinde ve Çanakkale’de okuduk! Bugünde bizzat Filistindeki Kahramanları sadece gözyaşlarıyla seyrederek yaşıyoruz!
İktidarlar; suçları, yolsuzluğu, soysuzluğu azaltmayı cezaevlerini boşaltmayı istiyorlarsa vakit geçirmeden kendilerini ve yönettiği halklarını, hepimize bir nefes yakın ölüm ve Ahiret’e İman gerçeğiyle yetiştirmeye ve hazırlamağa mecburdurlar!
Unutmayalım ki; toprağın altında yatanlar üstünde gezenlerin milyon katıdır!
Gidenler Dünya’ya dönmeyecek, gezenlerde vakit geldiğinde oraya gidecek!
Ve unutmayalım ki Dünya’da yaşarkende Cennet ve Cehennem hayatını birlikte yaşıyoruz!
Ve Unutmayalım ki; insan yerden yer ve sonra yer, insanı yer!
Ölünce Cennet sadece Mü'minlerin yurdudur! Allah’ı sevenlerin yurdudur!
Sadece mazlumların, mağdurların ve onlara sahip çıkan merhametlilerin yurdudur! İyilik yapanların ve iyilerle beraber olanların yurdudur!
Cehennem ise yaşarken Allahımıza kul olmayı yasaklayanların, hayatımızı faiz, fuhuş, kumar, uyuşturucu, yalan ve iftira vs.. gibi haramlarla ve savaşlarla Cehenneme çevirenlerin yurdudur!
Ve yaşasın Zalimler, hainler, soyguncular, vurguncular, talancılar ve katiller için Cehennem!
Yunus Emre'nin; “… Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez!” dediği gibi, Allah’tan geldik mutlaka Allahımıza döneceğiz!
Ölümle dönmeden, yaşarken Allah’a kulluğa dönenlere selam olsun!
“Cennet Cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni.” aşk-ı İlahi muhabbetiyle sadece Allahımızın sevgisi ve rızası için Kulluk yapan Mü'minlere selam olsun!
Ahiretin büyük mahkemesinde hesaba çekilmeden hesabını iyi yapanlara selam olsun!
Yazımızı; Filistinli kahraman bir Mücahidin, Gazze'de şehit düşen kuzeninin cenazesinde yaptığı konuşmayla seslendiği ''Şehid Ziya'' üzerinden, müslümanlara verdiği mesajı içeren hepimizin ölmüş kalblerini diriltecek feryadıyla bitiriyoruz!
''Ey Ziya!
Rasûlullah'a haber ver ki, yöneticiler Trump'ın kölesi oldular.
İçlerinde ne Mu'tasım, ne Faruk, ne Ebubekir ne de Harun Reşid var...
Ey Ziya, Resûlullah'a haber ver ki, ordularımızda teçhizat var ama içlerinde ne Halid, ne Müsenna, ne Haris, ne Ka'ka, ne Beyazıd, ne Mu'tasım, ne Selahaddin ne de Kutuz var.
Ey Ziya, Resûlullah'a haber ver ki, âlimler ne senin dinine vâris oldular ne de nübüvvet mirasına vâris oldular. Ancak Sisi ve Selman'ın maaşlarına vâris oldular.
 
Resûlullah'a haber ver ki, kendileri hakkında vasiyette bulunduğun Kenâne (Mısır) ordusu bizi kuşatıyor.
Ey Allah'ın Resülu! Bize yiyecek ve içecek vermiyor, bizi Yahudilere teslim ediyorlar.
Ey Ziya, de ki: İman kardeşlerine ve İslâm kardeşlerine ihanet ettiler.
Bizi, kardeşlerinin Yusuf'u kuyuya bıraktığı gibi bıraktılar.
Ey Ziya, kendine hayıflanma! Çünkü sen ve senin gibiler bu toprağı mal için, "Sultanın" maaşları için satmadı; bizi öldürülürken ve boğazlanırken sosyal medyada övünerek paylaştıkları Amerikan vatandaşlığı için satmadı.
De ki Ziya: O, kendilerini yalnız bırakanların onlara zarar vermeyeceğini söylediğinde doğru söylemiş ve tasdik edilmiştir.
Bizi yalnız bıraktılar ey Allah'ın Resûlü! Şeyhler, hareketler, davetçiler ve ordular bizi yalnız bıraktı.
Sayısı 2 milyardan fazla olan bir ümmet bizi yalnız bıraktı...''
 
Allahım! Sana Resulullah (sa) Efendimizin duasıyla yalvarıyoruz!
“Senden nimetlerin tamamını, sıhhat ve afiyetin devamını ve sonumuzun güzel şekilde bitmesini, tüm mazlumların desteklerimizle necatını istiyoruz lutfeyle! Ve Dünya’dan İmanla ve Şehadetle göç etmeyi ihsan eyle! Allahım! Ölümüzü ve ölüm sonrası hayatımızı mübarek eyle!” Amiin
Şehadet ve gazilik rütbeleriyle ölümü ölümsüzleştiren Atamız Fatih Mehmed Sultanımızı ve Kahraman Ordusunu, Fethi Mubinin 572. yılında rahmetle ve minnetle anıyoruz! Ruhları Şâdolsun!
Şefaatleri üzerimize olsun. Amin.
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma ve Ramazan Fıtr Bayramımız mübarek olsun! Amiin
Selam, sevgi ve duayla
www.sevkiyilmaz.net
Twitter: @sevkiyilmaz
Facebook: @sevkiyilmaztr @sevkiyilmaz1955
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum