Bismillahirrahmanirrahıım
Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan ve kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerin zerresinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!
İnternetin, telefonun, teknolojik imkanların olmadığı bir dünyada üç kıtaya hak, adalet ve merhamet taşıyan ecdadımızın oluşturduğu huzur ve barış atmosferine ne kadar da çok muhtacız.
Alem-i İslam kan gölüne döndü ve insanlık Osmanlı'nın bıraktığı ve bir asırdır doldurulamayan derin boşluğun kuyularında çırpınır halde maalesef.
İşte Doğu Türkistan, İşte kan gölü Gazze'miz!
Mazlumlar; "Allahım! Bize katından bir kurtarıcı gönder" diye feryat ediyor.
Batı'nın sömürü yollarını tıkayan, gittiği yerlerde "insan merkezli" bir hayat standardı oluşturarak herkesin dinini özgürce yaşadığı, dilini, kültürünü, geleneğini özgürce ifade etme imkanı sunan ve gönülleri fetheden övünç kaynağımız olan ecdadımız; "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!" düsturunu bir hayat nizamı olarak benimsedi.
Allahımızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan Ana Hayat Yasamız Kur'an-ı Kerim'in emri olan talimat ve yasaklara; tam bağlılıkla oluşturduğu ve yaşayan Kur'an olan Efendimiz, kurtarıcımız, peygamberimiz, izinden gitmekten şeref duyduğumuz tek lider, tek önder Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin eşsiz hayatından ve öğretilerinden feyizlendiği bu nizama ve güzelliklere; can, mal, nesil, din, namus emniyetinin olduğu günlere ne kadar da hasretiz.
Gittiği yerlere bu ruhu ve manayı taşıyan serdengeçtiler, erenler ve dervişlerin ilham kaynağı ise hiç kuşkusuz Ümm'ül Kitap olan Kur'anımız ve sevgi, merhamet Nebisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a) Efendimizdir.
Bu iki menbadan feyizlenen Hoca Ahmed Yeseviler, Taptuk Emre'ler, Yunus'lar, Kadı Fazıl'lar, Akşemseddin'lerdir.
Ve onların sancağını elden ele, gönülden gönüle taşıyan nice hak erenleri ve erleridir. Allahımız hepsinden razı olsun.
Olmazsa olmaz bu prensipleri; insanın kemalâtı, ailenin güçlenmesi ve toplumun barış içinde yaşaması için kurallar manzumesine dönüştüren Hak aşıklarından biri de hem yaşamı ve hem de nasihatleri ile bize ışık tutan Ehlullah'tan, Gönül Sultanlarımızdan merhum ve mağfur Muhammed Zahid Kotku (k.s) Hazretleridir.
Köklü geleneğimizin yapı taşı olan ahlak, erdem, merhamet gibi hasletlerin anlaşılması ve hayata uyarlanması için verdiği mücadelede kürsülerden, sohbetlerinden derlenen şu aşağıda yer alan ifadelerde ne kadar da güzel anlamını bulmuş.
Bu düsturların elden ele, gönülden gönüle taşınması için biz de bu haftaki yazımızda Üstadımızın bu ikaz ve hatırlatmalarına yer vermek istedik.
Her bir madde üzerinde düşünüp tefekkür edelim inşAllah.
İşte ilmiyle amil, muhlis Mürşidlerimizden Merhûm ve mağfur Mehmed Zâhid Kotku Hazretlerinin Hadis-i Şerif derslerinde tutulan notlardan bir derleme:
YORUMLAR