Bismillahirrahmanirrahıım
Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan, kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in buluşma ve duruşma günündeki yüce Mahkemesinde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımız, Bakara Suresi'nin 155 ve 156. Ayet-i Celilerinde, bu dünya hayatının maksat ve hedefini özetleyerek, imtihan yolculuğumuzda karşılaşacağımız sıkıntıların sebeplerini arzederek bizleri uyarıyor ve; ''Andolsun ki, sizi bazen çetin korkularla, bazen açlık ve yoksullukla, bazen de servetinizi, sağlığınızı ve ürünlerinizi elinizden alarak imtihân edeceğim. Sabreden kullarıma müjdele! O sabırlı müminler ki, başlarına bir imtihan olarak üzücü bir olay,bir bela ve bir musibet geldiği zaman: “Bizler zaten Allah’a aitiz ve hepimiz O’na döneceğiz. Sahip olduğumuz bütün nîmetler bize Allah’ın emânetidir ve istediği zaman elbette geri alacaktır!” derler.'' buyuruyor.
Bu emr-i fermanı, baş tacı yapmak yerine sadece musalla taşındaki mevtaya, ahiretimizin gümrük kapısı olan kabirlerde ehli kabire okuduk durduk. Ve musibetlerin bir imtihan, cenneti kazanmada bir aşama olduğunu da unuttuk. Unutunca da bela, tasa, afet, musibetler her yerimizi sardı. Bu ayette geçen ''musibetun'' kelimesi nekre dir. Yani hususi değil umumidir! Sadece ölüm musibetini değil tüm musibetleri kapsar! Kur'an-ı hakkıyla anlayamadığımız ve yaşayamadığımız için Ümmeti Muhammed olarak başımızda musibetlerden kurtulmuyor! 2 asırdan fazladır musibetler, Ümmet-i Muhammed'e artarak musallat olmaya devam ediyor.
Ve bu musibetler ki ferden ferda şahıslara değil, kitle kitle toplumlara musallat oluyor!
Şahıstan aileye, aileden topluma, toplumdan devlete, devletten ümmete bir musibetler ağına yakalanmadık mı?
Hilafetin kaldırılması, liderlik makamının lağvedilmesi (sadece şahsa değil, umuma) bir musibet değil midir?
Hakeza İhtilaller büyük bir musibettir, düşman işgalleri büyük bir musibettir.
Aile yuvalarının sebepsiz yıkılması, bin yıllık sağlam aile yapısının çökertilmesi musibettir.
Aile yuvalarının yıkılması için atılan tüm yanlış adımlar bir musibettir.
Evlatların ana babalarına saygısızlığı, ana babaların evlatlarına vurdumduymazlığı (saldım çayıra mevlam kayıra) diyerek yavrularını günümüzün en büyük deccalı olan dijital medya dediğimiz sosyal medya canavarının ağına terk etmeleri bir musibettir.
Bin yıllık milli eğitimin gayri milli eğitime dönüştürülerek yüz yıldır yabancı eğitim yollarıyla neslimizin tarihine ecdadına düşman edilmeleri bir musibettir. Ana babanın evden alınarak huzur evine mahkum edilmesi bir musibettir.
Hastalıkların yaygın şekilde artması bilhassa kanserin giderek artması musibettir.
Bomba altında namazını terk etmeyen bir milletin torunlarının camiden soğutulması, namaz ibadetinden uzaklaştırılması namazsız bir neslin, secdesiz bir neslin yetişmesi büyük bir musibettir. Zelzeleler, afetler, seller, kuraklıklar büyük bir musibettir.
Son aylarda bilerek bilmeyerek, cahillikten, gafletten veya kundaklamalarla sabotajlardan artarak devam eden yangınlar bir musibettir.
Evliliğin önündeki en büyük engellerden olan, bereketin, helal rızkın ve helal kazancın en büyük engeli olan faiz belası ülkemiz, milletimiz için, hepimiz için büyük bir musibettir.
Ahlaki erezyonun artarak devam etmesi, adeta çırılçıplak neslin sokaklarda gezmeleri, aklınıza ne geliyorsa şeytanın ve yandaşlarının memnun olduğu her haram her kötülük bir musibettir.
Sakat arabanın sağlam satılması, ticaretteki yozlaşma, dolandırıcılık, vurgunculuk, devlet malının ganimet sayılması, hepsi birer musibettir.
Bu musibetlere karşı çıkış yolumuz yine İlahi Nizam'dır!
Mutlak Hakikatin kaynağı, insanın ve alemin kullanma klavuzu olan Kur'an ve O'nun fiili yaşam örneği olan Sünnet-i Resuldur ve O'nun yoludur!
Ne denmişti yazımızın girizgahında ki ayette bize:
''O sabırlı müminler ki, başlarına bir imtihan olarak üzücü bir olay geldiği zaman: “Bizler zaten Allah’a aitiz ve sonunda hepimiz O’na döneceğiz.'' Yani (İnna Lillahi ve inna ileyhi raciun.)
Hani o ölülere okuduğumuz o ayet!
O'ndan gelmek! Ve O'na dönmek!
Ne zaman döneceğiz!
Öldükten sonramı?
O mutlak hakikat!
Peki ya ölmeden dönmeyecek miyiz O'na?
Ferden, ailece, toplum olarak, millet olarak, devlet ve ümmet olarak?
Bu dünyaya Allah'ın izniyle, Allah'ın göndermesiyle geldik ve bu musibetler karşısında çıkış yolumuz bizi dünyaya imtihan için gönderen Allahımıza, ölmeden; musallaya dönmeden dönebilmektir.
Hayatımızla, ahlakımız ve herşeyimizle Alllah'ın ilkelerine, Allah'ın ilke ve inkılabı olan İslam'a yönelebilmek ve dönmektir!
Allah'a zaten herkes ölünce dönmeyecek mi? Son nefesten sonra dönmeme imkanımız var mı?
Yaşarken hür irademizle Allah'ın yoluna, Kur'an ve İslam şeriatı yoluna hep birlikte dönmek bütün bu bela ve musibetlerden kurtulmanın olmassa olmaz en mühim ilacıdır.
Kardeşlerim! Bu musibetlerden biride İstiklal ve hürriyetten mahrumiyet musibetidir.
Vatansızlık musibetidir. Güçsüz devlet musibetidir.
Bilhassa Gazze tüm insanlık için, sadece halkı müslüman olan İslam'a isyan etmiş isyan alemi için değil, Gazze bütün insanlık için imtihandır.
Yahudilerin, tüm insanlığı istedikleri gibi kendi kötü emellerine alet ederek kullanması bugün asrımızda en büyük musibetlerden biridir.
Bu büyük mikrop, bela, insanlığın baş belası Siyonizm belasından kurtulmanın yoluda (inna lillahi inna ileyh raciun) demekten geçiyor.
Her gün namazda Fatihamızda kırk rekatta, kırk defa tekrar ettiğimiz; ''Allahım! Bizi; sana giden, sana dönen, sana kavuşan, senin rızana uygun olan tek yolun İslam'a ilet. İslam ile nimetlendirdiğin Peygamberlerin, Sıddıkların, Salihlerin, yoluna ilet.
(ğayr'il mağdubi aleyhim veladdâllin) ''İlmiyle insanları saptıran hahamlar gibi, cehaletiyle toplumu saptıran papazlar gibi gazap ettiğin toplumun yoluna değil'' diye tekrar ettiğimiz, insanlığın baş düşmanı yahudi fitnesine 5 vakit namazda her gün dikkatimiz niçin çekiliyor hiç tefekkür ettik mi?
Allahımız bu Yahudileşme ve Hristiyanlaşma fitnesine karşı dikkatli ve tedbirli olmamızı her gün talim ettiriyor.
Dolasıyla Gazze'de ki yangının sıçrayarak daha da büyümesini istemiyorsak çözüm başta Fatiha'da olmak üzere Elest Bezminde Allahımıza verdiğimiz söze uymaktır. Tüm Siyonist, uşakları ve işbirlikçilerinin mallarına boykot etmektir. Ekonomik boykotu hızla arttırmaktır. Ve siyonizmin, emperyalizmin kökünü kazıyacak savunma sanayini daha da güçlendirerek yeniden dünyanın süper gücü olmak için kadını erkeğiyle, parti pırtı, mezhep, etnik kimlikleri ayırmadan güçlü bir devletimizin oluşmasına gayret göstermektir.
Alem-i İslam adeta yangın yerine dönmüşken, tembellikten, vurdumduymazlıktan, ataletten sıyrılmaktır.
Cesareti kuşanıp, imanla dimdik durmak, mazlumlara sahip çıkmaktır.
Allahım!
Ey belaları defeden Allahım!
Bizden belaları uzak eyle!
Sen ki muhafaza edenlerin ve merhametlilerin en merhametlisisin! Senin herşeye gücün yeter!
İçimizdeki ayrılıkları gider!
Müslümanı Müslümana musallat etme!
Müslümanı, Müslümanla imtihan etme!
Bizi kardeş eyle!
Güçlü Türkiye, Özgür Gazze ve Kudüs yolunda bize Nusret et!
Amin
Allahımız Filistin Devletimizin Lideri İsmail Heniyye kardeşimizin Şehadetini Mübarek kılsın.
Mekanını Sevdikleri ve Sevenleriyle Cennet eylesin.
Şehadet nimetini bizede ihsan buyursun! Amiin
Şehadetinin sene-i devriyesinde bir kez daha en güçlü seda ile haykırarak diyoruz ki: Yaşasın Filistin Davamız! Kahrolsun Siyonist Katiller ve İşbirlikçi Münafıklar! Yaşasın Zalimler için Cehennem!
YORUMLAR