Bir davette gittiğimizde, sofradan kalkarken genelde, " Allah sofranıza Halil İbrahim'in bereketini versin" deriz.
Kadim dostum, Rize Tevfik İleri Meslek Lisesi Din Kültürü öğretmenlerinden Hayrettin Levent Toraman hocamız, Halil İbrahim'in Bereketi öyküsünü anlatı bana. Çok hoşuma gitti. Ve kardeşliğin, kardeş hakkının, kul hakkın ve de bereketin ne denli önemli olduğunu anlatan bu hikayeyi siz değerli okuyucularımın bilgisine sunmak istedim.
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrahim. Halil evli ve çocuklu, İbrahim ise bekârmış.
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin.
Ne mahsul çıkarsa çıksın, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş.
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı, her zamanki gibi ikiye ayırmışlar.
İş kalmış taşımaya. Halil, kardeşine bir teklif yapmış: "İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim, sen buğdayı bekle."
"Peki, abi" demiş İbrahim.
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye.
O gidince, düşünmüş İbrahim: Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine, böyle demiş ve kendi payından bir miktar atmış abisinin payına. Az sonra Halil çıkagelmiş. "Haydi İbrahim" de- miş, "önce sen doldur da taşı ambara."
"Peki abi" demiş İbrahim, kendi yığınından bir çu- val doldurup düşmüş yola.
O gidince, bu defa Halil düşünür der ki: Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kar- deşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, kendi payından atar onunkine birkaç kürek. Velhasıl, biri gitti- ğinde, öbürü, kendi payından atar diğerininkine. Bu durum, böylece sürüp gider. Ama birbirlerin- den habersizdirler. Nihayet akşam olur ve karanlık
basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar ve hatta azalmıyor bile.
Hak teâlâ bu hali çok beğenir ve buğdaylarına bir bereket verir. bir bereket verir ki...
İki kardeş günlerce taşır ama bitiremezler buğdayı.
Şaşırırlar bu işe, aksine çoğalır buğdayları.
Dolar taşar ambarları. Bugün "Bereker" denilince, bu iki kardeş akla gelir.
Bu bereketin adı ise; "Halil İbrahim bereketidir" Allah (Celle Celâluhü) bu hikâyeyi okuyan her kese (Halil İbrahim Bereketi) versin. Amin...




YORUMLAR