Reklam

“Kaşıkçı cinayeti gibi Mursi'nin dramının da unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası basın kuruluşları temsilcileri ile toplantıda yaptığı konuşmada, “Meslektaşınız olan merhum Cemal Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl rıza göstermemişsek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin dramının da birileri tarafından unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz. Uluslararası hukukun verdiği imkânları sonuna kadar kullanarak meselenin aydınlığa kavuşturulması için mücadele edeceğiz” dedi.

“Kaşıkçı cinayeti gibi Mursi'nin dramının da unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası basın kuruluşları temsilcileri ile toplantıda yaptığı konuşmada, “Meslektaşınız olan merhum Cemal Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl rıza göstermemişsek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin dramının da birileri tarafından unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz. Uluslararası hukukun verdiği imkânları sonuna kadar kullanarak meselenin aydınlığa kavuşturulması için mücadele edeceğiz” dedi.

“Kaşıkçı cinayeti gibi Mursi'nin dramının da unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz”
20 Haziran 2019 - 18:34

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki uluslararası basın kuruluşlarının temsilcileriyle Dolmabahçe Ofisi'nde bir araya geldi.

“TÜRKİYE, İÇİNDE BULUNDUĞU BÖLGE İTİBARİYLE GÜNDEMİ OLDUKÇA YOĞUN BİR ÜLKE”
Yurt dışından Türkiye’ye gelen veya Türkiye merkezli olarak bölgesel meseleleri takip eden basın mensuplarının ilk fark ettiği hususlardan birinin Türkiye’deki gündemin canlılığı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hem içinde bulunduğu bölge hem de iç siyasetinde yaşanan gelişmeler itibariyle gerçekten de gündemi oldukça yoğun bir ülke olduğunu söyledi.
Türkiye’nin gündeminin bu kadar hareketli, çeşitli olmasının gerisinde tarihî, beşeri ve coğrafi pek çok sebebin bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin coğrafi olarak Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının tam kalbinde yer aldığını, Sudan’dan Endonezya’ya, Orta Asya’dan Afrika’ya, Uzakdoğu’dan Avrupa’ya uzanan çok geniş bir bölgeyle de kökü yüzyıllar öncesine giden derin insani ve kültürel bağları bulunduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha birkaç asır öncesine kadar Osmanlı’nın idaresi altında bulunan topraklarda bugün 45 ülke, etki altındaki coğrafyada ise 64 farklı devletin mevcut olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: “Bunların çoğunda soydaşlarımız, kardeş ve akraba topluluklarımız bulunuyor. Ayrıca 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa başta olmak üzere çeşitli ülkelere giden vatandaşlarımız da ciddi bir yekun oluşturuyor. Bugün yalnızca Avrupa ülkelerinde 5,5 milyon civarında Türkiye kökenli kardeşimiz hayatlarını sürdürüyor. Dolayısıyla, bizim ne Avrupa’daki, ne Kuzey Afrika’daki ne de Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya’daki gelişmelere bigâne kalmamız mümkün değil. Hatta bunu Latin Amerika’ya kadar da sürdürebiliriz. Oralarda bile Türkiye’den oralara göç eden vatandaşlarımızın olduğunu biliriz.”
“BİZ ÖNCELİKLE MİLLÎ GÜVENLİĞİMİZİ, VATANDAŞLARIMIZIN CAN VE MAL EMNİYETİNİ SAĞLAMA ALMAYA ÇALIŞIYORUZ”
“Libyalı, Yemenli, Mısırlı kardeşlerimizin de sıkıntısı bizim sıkıntımızdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Orta Asya’daki soydaşlarımızın dertleri bizim de derdimizdir. Buradaki sorunlarla ilgilenirken asla özellikle bunu ifade ediyorum irredantist, yani yayılmacı, müdahaleci bir anlayış içinde değiliz. Çünkü bizim hiç kimsenin, hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, iç işlerinde gözümüz yok. Biz öncelikle kendi millî güvenliğimizi, kendi vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlama almaya, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın istikrar, huzur ve iç barışına katkı sunmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son sekiz yılda 1 milyon insanın canına mal olan Suriye’deki zulme de bu hassasiyetleriyle çözüm aradıklarına vurgu yaparak Libya’daki krizi, Yemen’deki çatışmaları, Somali’deki istikrarsızlığı, Filistinlilerin çilesini sonlandırmak için bu anlayışla mücadele ettiklerini dile getirdi.
“İlk kıblemiz Kudüs-ü Şerif’in hakkını da yine bunun için savunuyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batı’da yükselen İslam düşmanlığına, mülteci karşıtlığına gün geçtikçe bir veba gibi yayılan Neonazi terörüne bunun için dikkat çekiyoruz. Terör örgütleriyle ilgili sergilenen çifte standarda bunun için karşı çıkıyoruz” ifadesini kullandı.
“İNSANLIK ADINA YENİ UTANÇ SAHNELERİNİN YAŞANMASININ ÖNÜNE GEÇMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pazartesi günü Muhammed Mursi’nin vefatıyla bir kez daha gözler önüne serilen Mısır’daki demokrasi katliamına yine bunun için tepki gösteriyoruz. Bizlere hak, hukuk, özgürlük dersi verenler Mısır halkının özgür iradesiyle yüzde 52 oyla seçtiği Cumhurbaşkanının darbe mahkemelerinde ölümüne sessiz kalsa da, biz sessiz kalamayız” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meslektaşınız olan merhum Cemal Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl rıza göstermemişsek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin dramının da birileri tarafından unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz. Uluslararası hukukun verdiği imkânları sonuna kadar kullanarak meselenin aydınlığa kavuşturulması için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Mısır’daki darbeci yönetimin Muhammed Mursi’nin vefatına ilişkin yaptığı açıklamaların ne Mısır halkının ne de uluslararası kamuoyunun vicdanını rahatlatmak uzak olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Darbeci yönetim tarafından basın yayın kuruluşlarına uygulanan abluka şüpheleri daha da arttırmaktadır. Düşünebiliyor musunuz bir ülkede seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı 20-25 dakika can çekişiyor ve orada en ufak bir müdahale yapılmıyor. Ailesi bir vasiyetin yerine getirilmesini istiyor, kendi köyüme gömülmek istiyorum diyor ve ailesine naaşını vermiyorlar. Sadece iki oğluyla, avukatları bu defin esnasında hazır bulunabiliyor. Böyle bir cinayet olabilir mi? İşte Sisi denilen kişi şu anda Mısır’da böyle bir yöneticidir ve kendisi için her zaman onu söylüyorum, bir zalimdir ve bir demokrat değildir. Gerçek manada bir demokrasinin neticesi iş başına gelmiş birisi değildir. Bizim bu ifadelerimiz tabi gerek Sisi ve etrafındakileri, aynı zamanda dünyada da onu sevenleri rahatsız edebilir. Ama önemli olan bu dünyada haklıların yanında yer alanların buna nasıl baktığıdır.”
Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda Türkiye’nin tutumunu haklı bulan Birleşmiş Milletler’in Mursi’nin şüpheli ölümünü de gündemine alacağına, sorumlulardan hesap soracağına olan inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde uluslararası basında konunun üzerine cesaretle gitmeli, bir daha benzer acıların, benzer dramların insanlık adına yeni utanç sahnelerinin yaşanmasının önüne geçmeliyiz. Zira bu tarz olaylar devletler, kurumlar, siyasetçiler ve tüm insanlık için birer turnusol kağıdıdır” diye konuştu.
“İNANDIRICILIĞINI KAYBETMİŞ BİR MEDYANIN NE TOPLUMA NE DE İNSANLIĞA HİÇBİR FAYDASI OLAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteciliğin hakikat arayışı, her bir gazetecinin de aynı zamanda araştırmacı olduğuna dikkati çekerek, “Gazeteci de doğruların peşindeki aynı zamanda insandır. Yalan ve manipülatif haberlere tevessül etmek muhatabına saygısızlık olmasının yanı sıra, bireyin doğru haber alma hakkını da ihlal etmektir. Hepimizin üzerine titrediği medya özgürlüğü işte bunun için vardır. İnandırıcılığını ve itibarını kaybetmiş bir medyanın açık söylüyorum, ne topluma ne de insanlığa hiçbir faydası olamaz. Takipçileri nezdinde güven erozyonuna uğrayan bir basın kuruluşu öncelikle o meslek mensupları için ağır bir yüktür” dedi.
Demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen medyanın, siyaseti dizayn etmenin, muarızlarını imha etmenin bir aracı hâline dönüştürülmemesi gerektiği uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de basın-yayın organlarının halk adına siyasetçileri denetlemesine, milletin çıkarları için gözcülük yapmasına asla karşı çıkmadıklarını sözlerine ekledi.
“KALEMİNİ VE KAMERASINI TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EMRİNE VERENLER BİZİM NEZDİMİZDE ASLA GAZETECİ OLAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz basın yayın organlarının halk adına siyasetçileri denetlemesine, milletin çıkarları için gözcülük yapmasına asla karşı çıkmadık, çıkmıyoruz. Bilakis denetim aracı olması gereken medyanın bir tahakküm aracına, siyaseti kendi istekleri doğrultusunda biçimlendirme vasıtası hâline dönüşmesine itiraz ediyoruz. Biz seçilmişler üzerinde antidemokratik bir vesayet organı gibi hareket eden kibirli, yanlı, art niyetli bir gazetecilik anlayışına karşı çıkıyoruz. Gerçeklerin ortaya çıkması için kimi zaman canı pahasına görev yapan basın emekçilerine saygımız sonsuzdur. Ancak hakikatin tecellisi için çalışmak yerine, tek gayesi iktidarı devirmek olan muhteris bir siyasetçi gibi davrananlara da gazeteci gözüyle bakmıyoruz. Hele hele kalemini ve kamerasını terör örgütlerinin emrine verenler bizim nezdimizde asla gazeteci olamaz” değerlendirmesinde bulundu.
“SİZLERDEN SADECE GERÇEKLERİN PEŞİNDE KOŞMANIZI BEKLİYORUZ”
Muhataplarının çoğu zaman gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerindeki kalıplara, ön yargılara cevap bulma gayesiyle Türkiye’ye baktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz sizlerden ülkemizle ilgili meselelere hakkaniyetle yaklaşmanızı, bize dair haberleri etik ilkeleri çerçevesinde değerlendirmenizi rica ediyoruz. Algının, olgunun önüne geçtiği böylesi bir dönemde sizlerden sadece gerçeklerin peşinde koşmanızı bekliyoruz” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya katılan gazetecilere teşekkür ederek konuşmasını tamamladı. Toplantıya uluslararası basın kuruluşlarından 30'a yakın temsilci katıldı.
Toplantıda; AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal da hazır bulundu.
 

YORUMLAR