Onu kokusundan tanırım... 


Yıllar geçse de köy bakkallarının kokusunu unutamazsınız...
Çocukluğumuzda, bakkala alış-verişten çok kokusu için giderdik... Bisküvi, gofret, lokum ve kurabiye kokusuna karışmış kara lastik ve daha bir çok malzemenin kokusunu bir arada barındırırdı köy bakkalları...
Bir çok köy gibi bizim köyde de bakkal vardı. Hem de bir değil tam beş tane... Avaçç’i avla’da Mecit Dayının (Okutan), Ğomuyni avla’da Memet Dayının (Aslışen), Ziya Avla’da Asiye Halanın (Kulaber), Alik’i avla’da Harun Dayı (Ermiş) ile Kadir Dayının (Ocakçı) bakkalları vardı... 
Her biri farklı farklı alanlarda hizmet verirdi... Mecit Dayının bakkalında daha çok çocuklara yönelik bisküvi, kurabiye ve lokumlar, Memet Dayının (babam) bakkalında bisküvi çeşitlerinin yanısıra, temel gıda ürünleriyle birlikte İlkokul öğrencilerine yönelik kırtasiye malzemeleri bulunurdu... Asiye Halanın bakkalında ise temel ihtiyaçlarla birlikte kadın ve erkekler için kara lastik ile çizme türlerleri mevcuttu. Kardeşiyle ortak olarak hizmet veren Asiye Halanın bakkalı daha sonra Muhittin Dayı tarafından Paniçç’i avlaya taşınmış...
Köyümüzün ürün yelpazesi en geniş bakkalı Harun dayınınkiydi. Aklınıza gelecek ne varsa burada bulabilirdiniz... Yıllardır karşı çaprazında hizmet veren Kadir Dayının bakkalı, alan bakımından Harun Dayınınkinden küçük, çeşit bakımından hemen hemen aynıydı... Bakkallarda, çocuklara yönelik ürünlerin yanı sıra evin temel ihtiyaçlarıyla birlikte, gaz lambasından tüp gazına, kara lastiğinden çizmesine, kısacası aklınıza gelen her şey mevcuttu...
Bu iki bakkal, sadece kendi köyüne değil, grup yol güzergahından gerek araçla, gerekse yaya işleyen diğer köylerin vatandaşlarına hitap edecek şekilde hizmet verirlerdi... Bahse konu olan bakkallar, yıllar boyu tatlı rekabetle günümüze kadar en iyi şekilde müşterilerine hizmet vermişlerdir...
Günümüzde yukarıda saydığım bakkallardan sadece Harun ve Kadir Dayının bakkalları ayakta kalmış...Kadir Dayının bakkalı bir yıl önce kapanmış...
Bakkallar, sadece bizim köyün değil, bütün köylerin adeta ticaret merkezleri gibiydiler. Köy bakkalı denince; içinde elbiseden ayakkabıya, hırdavattan kırtasiyeye, tüp gazdan sağlık malzemesine kadar bir çok şeyin satıldığı yer aklımıza geliyordu... Aynı zamanda posta merkezleri gibiydiler. Gurbetten gelen mektupların alıcı kısmındaki yere; Bakkal Mehmet Dayı eliyle yazılırdı... Bakkala sadece mektup gelmezdi elbette. Uzak ve yakın yerlerden gönderilen emanetlerin ilk alıcıları da onlardı. Bakkalların önü bekleme, buluşma, konuşma yerleriydi... Çevirmeli telefon dönemlerinde kısıtlı olan telefon abonelikleri öncelikli olarak muhtarın evine sonra köyün merkezinde bulunan bakkallara bağlanır, vatandaşlar dakika karşılığında buralardan konuşurlardı...
Seslikaya Ziya Okutan İlkokulu’nun hemen yanında da rahmetli babamın ahşap yapılı küçük bir bakkalı vardı. Salı günü okul çıkışında bakkalın önünde kalabalık öğrenci grubu gördüm. Aslında babam her cuma okul çıkışında özellikle uzak mahallelerden gelen öğrencilere kurabiye, bisküvi ve lokum dağıtırdı. Bu kadar kalabalık neden toplanmış olabilirdi diye düşündüm... Kalabalığı yararak bakkalın içine girdim ve “Baba bugün salı... Bu arkadaşlara ne dağıtıyorsun, çoğu cuma gününü bekliyor” diye sorduğumda şaşırdığım bir cevap vermişti babam.“Okulunuzun 5.sınıfına yeni kaydolan, köyümüzün sağlık ocağına bir kaç hafta önce atanan doktorun oğlu, bir aylık okul harçlığının tamamıyla lokum ve bisküvi aldı ve tamamını okul arkadaşlarına dağıttı. O yüzden bu kalabalık... Cuma günkü kurabiye ve bisküvi ikramımız devem edecek, sen merak etme.”
Köyümüzde bakkal işletenler, çocuklara bisküvi, lokum vb. şeyleri sattıklarında yanlarına aldıkları şeylerden bir ya da birden fazlasını bedava verirlerdi... Bu ve benzeri davranışları sadece babam değil, yukarıda adı geçen bakkal sahipleri de yaparlardı... Aramızdan ayrılanlara rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler diliyorum...
Yazımın girişinde; “Çocukluğumuzda, bakkala alış-verişten çok, kokusu için giderdik... Bisküvi, gofret, lokum ve kurabiye kokusuna karışmış kara lastik ve daha bir çok malzemenin kokusunu bir arada barındırırdı köy bakkalları...” diye yazmıştım.
Yıllar sonra, köyümüze gittiğimde Kadir Ocakçı Dayının ve Rahmetli Harun Ermiş’in bakkalından içeri adım attığımda o eski bakkal kokusunu tam olarak alamamış olsam da o kadar mutlu olmuştum ki bu yazımla sizlere de duygularımı anlatmak istedim. Tabi ne kadar aktarabildiysem... Eski köy bakkallarımızın kokusu benim gibi sizin de burnunuzda tütüyor mu? 
O dönemlerde zengin ikramı olan lokumun satıldığı köy bakkallarının o nostaljik esintisinde buluşmak dileğiyle...