Yapılan gazetecilik değil, kötüleme kampanyası ve itibar suikastıdır

06 Aralık 2022 - 13:43

Belediyemiz hakkında sistematik şekilde asılsız iddialarla yayım yapan gazeteciye Basın Konseyi’nden ceza geldi. Konsey ceza kararında, yapılanın gazetecilik değil “kötüleme kampanyası” olduğunu belirterek, “Mesnetsiz iddialarla kaleme aldığı köşe yazılarını şikâyetçiye yönelik kötüleme kampanyasına dönüştüren yazarın kamusal yararı değil, itibar suikastını hedeflediği anlaşılmıştır.” dedi.

Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı, avukatı Buket Celep aracılığıyla, Belediyemiz ve kendisi hakkında asılsız iddialarla sistematik olarak yayımlar hakkında Basın Konseyi’ne müracaat etti. Celep, “Müvekkilim ve Çaycuma Belediyesine bin türlü iftira ve kelime oyunu ile itibar suikastı yapmaya çalışan gazete, müvekkilimin kişilik haklarını ihlal etmekte, şeref ve haysiyetine saldırmakta, toplum nezdindekini itibarını sarsmak, karalamak kastıyla gerçeğe aykırı bilgiler yaymaktadır.” da dediği başvuru dilekçesinde, “Her türlü ahlaki ve insani değerin dışındaki saldırılara karşı hukuka sığınmaktan başka bir seçeneği olmayan müvekkilimin başvurduğu Çaycuma Sulh Ceza Mahkemesi, 10 adet yayına erişim engeli getirmiştir. Mahkemenin erişim yasağı aldığı yazılarda dile getirdiği hususları ısrarla yazmaya devam ederek, adeta yasalara meydan okumaktadır.” şeklindeki ifadelere de yer verdi.

HEM İÇERİĞİ HEM ÜSLUBU İDDİALARIN HİÇBİR ARAŞTIRMA VE SORGULAMA YAPMADAN GELİŞİGÜZEL YAZILDIĞINI GÖSTERMEKTEDİR
Basın Konseyi Yüksek Kurulu, dilekçeyi inceleyen Basın Konseyi Genel Sekreterliğinin raporunu 23 Kasım 2022’de gündemine aldı. “Çaycuma Belediyesi’nde ihale, araç kiralama ve personel alımı gibi konularla ilgili çeşitli iddiaların ortaya attığı köşe yazılarında, şikâyetçi Belediye Başkanı Bülent Kantarcı hedef alınmıştır. Şikâyet edilen yazar, şikâyetçinin Belediye Başkanı olarak sadece kamusal göreviyle ilgili eleştiri ve iddialarda bulunmakla yetinmemiş, özel hayatı ve aile yaşamına yönelik sistematik şekilde ağır suçlamalarda bulunmuştur.” denilen Genel Sekreterlik raporunda, “Gazetecinin görevi olayları araştırıp gerçeği ortaya çıkarmak, bozmadan ve çarpıtmadan kamuoyuna ulaştırmaktır. Şikâyete konu köşe yazılarının hem içeriği hem üslubu; şikâyetçi hakkında ortaya atılan iddiaların gerçek olup olmadığına ilişkin hiçbir araştırma ve sorgulama yapılmadan gelişigüzel yazdığını göstermektedir. Yazar kanıtını ortaya koymadan bu iddiaları kesin gerçekmiş gibi sunmuştur. Başvurudaki iddialara gönderdiği yanıtta da sadece aile içi eski bir olayla ilgili dava dosyası numaralarından söz etmekle yetinmiştir.” şeklinde ifadelere de yer verildi.

YAZILAR SİSTEMATİK ŞEKİLDE BİR KÖTÜLEME KAMPANYASINA DÖNÜŞMÜŞTÜR
Raporunda “Şikâyet edilen köşe yazılarının tamamında, şikâyetçinin kamusal görevini eleştirme görüntüsü altında, aile içi ilişkileri, eşi, çocukları, torunu ve vefat eden babası konu edilerek olay bağlamından koparılmıştır. Güncel olmayan geçmişte aile içinde yaşanan bir olay yeni olay gibi sunularak, şikâyetçinin aile yaşamı sorgulanmış, özel hayatın gizliliği ihlal edilmiştir. Yazarın köşesinde gerçeklik, güncellik ve kamusal yarar gözetmeden kaleme aldığı bu köşe yazıları, şikâyetçiyi hakkında sistematik şekilde bir kötüleme kampanyasına dönüşmüştür.” kanaatine de yer veren Genel Sekreterlik, “Açıkladığımız bu nedenlerle, şikâyet edilen köşe yazılarında Basın Meslek İlkeleri’nin ‘Kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez’ şeklindeki 4’üncü; ‘Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu yapılamaz’ şeklindeki 5’inci; ‘Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz’ şeklindeki 6’ncı maddelerinin ihlal edildiği kanaatindeyiz. Şikâyet edilen hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 5 ve 6’ncı maddelerini ihlalden ‘kınama’ kararı alınmasını öneririz.” denildi.

KAMUSAL YARAR DEĞİL, İTİBAR SUİKASTI HEDEFLENMİŞTİR
Genel Sekreterlik raporunda ihlale ilişkin tespitleri genelde isabetli ve yeterli bulan Basın Konseyi Yüksek Kurul üyeleri, şikâyet edilen yazarın özellikle aile yaşamı ve çocuklarıyla ilişkilerini sistematik
şekilde yazı konusu yaparak şikâyetçinin özel hayatının gizliliğini ve kişilik haklarını ihlal ettiğini savundu. Üyeler, gazetecinin olayları araştırıp sorgulayarak gerçeği ortaya çıkartmak ve kamuoyunu doğru bilgilendirmekle görevli olduğunu; şikâyet edilenin mesnetsiz iddialarla kaleme aldığı köşe yazılarının şikâyetçiye yönelik kötüleme kampanyasına dönüştürerek kamusal yararı değil, itibar suikastını hedeflendiğini vurguladı.

YÜKSEK KURUL OY BİRLİĞİ İLE KINAMA CEZASI VERDİ
Yapılan müzakerenin ardından oylamaya geçen Yüksek Kurul, şikâyet edilen köşe yazılarının bazılarında, Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü;
“Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu yapılamaz” şeklindeki 5’inci; “Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ncı maddelerinin ihlal edildiğini oybirliği ile saptayarak, şikâyet edilen hakkında yine oybirliği ile ‘Kınama’ kararı aldı. Konuyla ilgili detaylara https://www.basinkonseyi.org.tr/bkyk-karari-2022-51-2/ adresinden ulaşılabilir.