NİYAZİ AMCA DEDESİNİN İSTİKLAL MADALYASINI GURURLA TAŞIYOR

21 Aralık 2021 - 16:05

Milli Mücadele sırasında tarihe, Rizeli Milis Binbaşı Hacıoğlu Hafız Mehmet Ragıp bey olarak geçen ve tarihçi yazar İbrahim Balcı tarafından tarihi kişiler olarak 2018 yılında hayatı kitaplaştırılan, Milis Binbaşı Hacıoğlu Hafız Mehmet Ragıp Yıldırım Bey'in torunu, Çayeli Büyükköy'lu hacı Niyazi Yıldırım (83) 'a, 2017 yılında Genel Kurmay Başkanlığı tarafından verilen dedesinin istiklal madalyasını büyük bir gururla taşıyor.

Röportaj: Bayram Ali Kavalcı

Milli mücadele esnasında icra-i faaliyetleriyle büyük bir zaferi kazanıp, ulusumuza armağan eden Gazı Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları sayesinde elde ettiği İstiklal madalyasını nesilden nesile bugün memleketi Rize’de yaşayan torunu hacı Niyazı Yıldırım tarafından taşınan İstiklal Madalyası kazanmış olan, Milis Binbaşı Hacıoğlu Hafız Mehmet Ragıp beyin hayatına yönelik kahramanlık hatıralarını gazeteci yazar B. Ali Kavalcı’ya açıklayan gönül insanı Hacı Niyazi YILDIRIM, “Dedem Hacıoğlu Hafız Mehmet Ragıp Yıldırım bey, aklın ve mantığın kabul edemeyeceği kadar birçok işleri başarmıştır. Örnek olarak, büyüklerimiz tarafından bizlere nakledilen, Kurtuluş savaşında dedemin babası İslam Yıldırım Rize’de eski tabirle Rize’nin kolcu başıydı (Emniyetten sorumlusu) yardımcısı da, yine Çayeli Armutlu köyünden Mehmet Yıldırım’ın babası Davut Yıldırım’dı. Şu anda da Davutoğlu Mehmet Yıldırım’ın hayatta ki tek oğlu Ziya Yıldırım’dır. Halkın söyleyişlerine göre İstanbul işgal edildiği andan itibaren her akşam elbiselerini çıkarıp boynuna bağlar, boğazın bir yakasından diğer yakası Üsküdar tarafına geçerek savaşı yönetirdi. İşgal kuvveti düşmanların İstanbul Çemberlitaş’ta sakladıkları savaş malzemelerini yer altında tünel kazarak arkadaşlarının destekleriyle Anadolu’ya gönderirlermiş. Ve düşman gemilerinden boğaza demir atmış bir savaş gemisinin topunu lastik botla arkadaşlarıyla bir araya gelerek Sakarya Meydan muharebesine göndermişlerdir. Dedemin madalyası rahmetli esnaf babam Mehmet Ragıp Yıldırım’a verilmişti. 1935’de dedem vefat etti. Ondan sonra 1978’e kadar babam bu madalyayı taşıdı babamın vefatından sonra yasa gereği, 2017 yılından itibaren resmi olarak Türk Silahları Kuvvetleri tarafından taşımak üzere, Dedemin Belgeli İstiklal Madalyasını devletimiz şahsıma teslim etmiştir. Büyük gurur ve onurla bu madalyayı taşımayı Allah’ım bana da nasip etmiş oldu. Bugün her alanda çok güçlü olan cennet ülkemize Allah bir daha düşman eli değdirmesin inşallah.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti İstiklal Madalyası sahibi Dedesi Hafız Mehmet Ragıp Yıldırım ile ilgiyi kendisine geçmişten nakledilen hatıraları anlatan, gönül insanı Hacı Niyazi YILDIRIM; “En üzüldüğüm konu, milli ve manevi olarak yetişmiş ve tarihe büyük bir kahraman geçmiş olan dedemi sağ olarak görmek bana nasip olmadı. Dedemin vefatından 5 yıl sonra dünyaya gelmişim böyle bir önemli madalyaya sahip dedemi görememek içinde yanan bir uhdedir. Dedemin hayatıyla ilgili çok önemli bilgilere sahibimdir. Bir akşam İstanbul Beşiktaş’ta işgal kuvvetleri büyük bir çadır kurmuşlardı. Sözde zaferlerini kutlamak üzere çok sayıda içki içerek kazandık diye alem ve çirkinlikler yapmaya başladılar. Bunu gören Binbaşı hafız Mehmet Ragıp Yıldırım dedem büyük ip halatlarıyla çadırlarının etrafını çevirerek ve deniz kıyında motorlara bağlayarak 300 kişiye yakın işgalciyi boğazın serin sularına gömdü. Bunu bana anlatan köyümde, soğuk Mehmet Demir lakabı ile tanınan adamın torunu bugün hayatta olup Ankara ’da yaşayan Turan Demir beydir. Bu anlattıklarımın ve Milis Binbaşı olarak hayatını kitaplaştıran tarihçi İbrahim Balcı hocamızdan yazdıklarının hiç birisi rivayet olmayıp birebir gerçektir. Deden Binbaşı hafız Mehmet Ragıp beyin iki tane önemli özelliği de anlatılır. 10 metre mesafeden bıçağın ağızına mermi atardı bıçağın ağızında yarılan kurşun gümüş ve altın tartan özel terazide tartılır biri ağır gelse onu vurmuş olarak kabul etmezdi. Bir başka gücü sırtüstü ağaca sarılarak ağaçların en son noktasına çıkma özelliği vardı. Büyük bir milis kahraman olarak vermiş olduğu bu mücadele esnasında yaralandı ve akabinde hastalandı ve 55 yaşına gelmeden hakkın rahmetine kavuştu. Hafızlığını 6 ayda tamamlamış sesinin güzelliği ile Kuranı kerimi bülbül gibi okurmuş. Kuranı kerimi okuma kıraati dinleyen herkesi çok etkilenirmiş. Kurtuluş savaşı başladığı zaman babası İslam Yıldırım oğlunu hafız ettikten sonra İstanbul’a gönderip, İstanbul’un kurtuluş savaşına mutlaka katılmalısın isteyerek, dualarım her zaman seninledir. Git oğlum İstanbul’da işgalci kuvvetlere arkadaşlarınla birlikte ders vereceğin başarılarınla ileride

tarihe Burada elde etmiş olduğu başarı sonucunda o zaman ki TBMM kararı ileri istiklal madalyası kazanmayı hak etti. TBMM tarafından milli kahraman olarak ilan edildi.” şeklinde anlattı.