BU ÜLKEDE MUHALEFET OLMAK
Reklam
Dr. Mustafa Naci Yalçınkaya

Dr. Mustafa Naci Yalçınkaya

Köşe Yazısı

BU ÜLKEDE MUHALEFET OLMAK

17 Kasım 2016 - 18:58

Yüzyıllardır ülkemiz hep sıkıntılı süreçlerden geçti. Sıkıntılı süreçler hayat tarzımız oldu. Sıkıntılarımız tavan yaptığı dönemlerde oldu. Orta Asya’dan batıya göç, Malazgirt, Osmanlının kuruluşu, Fetret Devri, Tanzimat dönemi,1.Cihan Harbi -İstiklal Mücadelemiz ve 15 Temmuz 2016.İktidarlardan farklı düşünceye sahip olanların varlığı DEVLETLERİ(kurum-kuruluşlar için de geçerlidir) AYAKTA tutmaya yarayan en büyük güçlerdir.

15 Temmuz 2016 da yaşadığımız; ihanet şebekesi FETÖ’nün koçbaşı olarak kullanıldığı terörist kalkışma , aziz milletimizin feraseti ve mücadele ruhu ile önlendi.250 şehit 2000 nin üzerinde de gazimiz oldu. Aradan geçen 4 aylık sürede yaşadıklarımız önümüzdeki günlerde ve yıllarda yaşayacaklarımızın hiçte kolay olmayacağını bize gösteriyor.

15 Temmuzda koçbaşı olarak kullanılan FETÖ çetesinin hangi çiftlikte ve  ne şeklide tohumlandığı, hangi meralarda otlatıldığı, hangi çobanlar tarafından koruyup kollandığı ,hangi yemlerle beslendiği irdelenmeden sadece en iyi fiyata satmak için özel besiye çekildiği zamanı incelemeye almak sorunu çözmeye yetmez. Tam aksine yeni koçbaşlarının tohumlanıp gelişmesine büyümesine sebebiyet verir.

Yetkileri de  gücü de elinde bulunduran Devlet ve hükümetin sorumluluktaki payı en büyüktür. Her yönetim şeklinde iktidar vardır demokrasilerde muhalefet de vardır. Ve muhalefetin payı ise doğru yapıldığı zaman iktidarı da geçebilir. Bu başarılabildiği  zaman ise muhalefet artık iktidar olmuştur.

Günümüz Türkiye’sinde muhalefet ne yapıyor?

i-FETÖ çetesi ve diğer terör örgütlerinin doğup büyümesindeki sistem hatalarını irdelemiyor. Biliyoruz ki PKK terör örgütünün doğup büyümesinde 12 Eylül ürünü olan DİYARBAKIR CEZAEVİ nin önemi çok büyük.

ii-At izinin it izine karışmaması için en az iktidar kadar muhalefetin de sorumluluğu vardır. İktidar FETÖ ve diğer terör çetelerini devlet kadrolarından temizlerken muhalefet “niye alt kademelerden başlanıyor da üst kademeler temizlenmiyor” diyor. Unutmayalım ki kaymakamımızın şehadetine neden olan bomba tuzaklaması işini alt kademedekiler ve yakınları yaptı. Temizlik yapılsın diyorsanız bu işin altı-üstü yoktur. Bu örgütlerde bizim bildiğimiz manada hiyerarşi de yoktur. Belediye temizlik görevlisi eş başkan olabiliyor, ilk okul mezunu bir vatandaş hakimlerin imamı olabiliyor. İlahiyat fakültesindeki bir yardımcı doçent TSK deki generallerin hemen hemen yarısına emir verebiliyor.

iii-Ana muhalefet partisi tam kadro olarak(kendilerine göre) Cumhurbaşkanının eksiklerini, hatalarını söylemekten başka bir şey demiyorlar. Planlarını, projelerini ve hedeflerini duyamıyoruz. Üstelik muhatapları hükümet olmasına rağmen bunu yapıyorlar.

iv-Siyasette çok ilginç günler yaşıyoruz. Eski tüfek solcular “KAHROLSUN FAŞİSTLER” diye mücadele ettikleri rahmeti Türkeş ve MHP ye güzellemeler yapıyorlar. Sn. Devlet Bahçeli’yi eleştirmeyi iktidara muhalefet yapmak olarak görüyorlar.

v-Halk oyu ile seçilen Cumhurbaşkanının statüsündeki fiili durumu Sn. Cumhurbaşkanımızın yaptığını söylüyorlar. Kısaca hatırlayalım;

*Sn.Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi bitip yeni cumhurbaşkanının seçildiği 2007 yılı. Rahmetli Özal, Demirel ve Sezer’in 12 Eylül Anayasasına göre cumhurbaşkanı seçilme şartları 2007 için uygulanamaz dendi. Kim dedi.Sözde değil özde demokrasi istediğini söyleyen TSK,eşi baş örtülü biri cumhurbaşkanı olamaz diyen vesayet odakları,367 garabetini ortaya çıkaran Kanadoğlu, Anayasa mahkemesi 367 yi kabul etmezse ülke kaosa gider diyen zamanın CHP Gn.Başkanı Sn.Baykal, ve bu baskılara direnemeyip tarihine kara bir leke olarak geçen kararı veren ANAYASA MAHKEMESİ.

*Siyaset çözüm üretmektir. Anayasa değişikliğine gidilerek yapılan referandum ile      “Cumhurbaşkanını millet seçsin” maddesi kabul edildi. Şayet bu çözüm üretilemeseydi ne olacaktı. Kenan Evrenin 12 Eylül ihtilaline giden yoldaki en güçlü argümanı “TBMM nin cumhurbaşkanını seçemediği” idi. Krizin çözümü için yeni bir darbe mi bekleyecektik.

*Herkesin değişmesinde mutabık olduğu 82 anayasasında  hiç sorumluluğu olmayan ama başkan gibi yetkilerle donatılan cumhurbaşkanı tanımlandı.

*TBMM 367 garabeti ile başkan yetkilerine sahip cumhurbaşkanını seçme yetkisini 2007 de referandum ile millete devretti. TBMM ince seçilen bir cumhurbaşkanının mevcut yasalara göre  hesap vereceği yer TBMM idi. Yetkisini seçimle milletten alan cumhurbaşkanı fiilen başkandır. Türkiye ve dünya da bunu böyle görüyor. Sn.Devlet Bahçelinin yaptığı da   bu “fiili durumun” milletin iradesi ile aşılmasını sağlamaktır. Kimseye başkanlık koltuğunu  ikram ettiği yok. Ana muhalefetin yapamadığını yapıyor. Var olan soruna çözüm üretiyor.

Hiçbir muhalefet sadece iktidarı eleştirerek seçimleri  kazanamaz. Türkiye’deki muhalefet bunu öğrendiğinde kazanan ülke ve demokrasimiz olacak bir de muhalefetimiz

YORUMLAR